Telefon
WhatsApp
İnstagram
rajibraj 23 Şubat 2024, 23:55

Geçmeyen acı olur mu? Olurmuş !

  • 20Görüntüleme

Tüm Türkiye coğrafyasında yaşanan, hala zihnimizdeki resimleri silinmeyen, acısı her geçen gün aldığımız ölüm haberleri ile kat be kat artan büyük Türkiye depremi hepimizi  derinden sarstı. Zor günler geçiriyoruz ve depremin etkilerini  henüz atlatmış değiliz. Birçok ilimizin yerle bir olduğu, yüreklerimizi dağlayan bu acı bizim.

Göz göre göre gelen bu depremin vebali  bizim

Yıkılan evlerin altında kalan insanlığın yüreklerden silinmeyecek izleri bizim. Tuğladan çalarken, candan ettiğimiz yuvaların ahı bizim . Taşı toprağı altın vatanımda afet için ayrılması gereken devlet fonu yerine tv’lerde  halkın cebinden toplanan bütçe bizim. Her karışına cehalet tohumu ekilen her adımı ihanet görmüş bu topraklar bizim.

Her geçen yıl daha da ayrıştırıldığımız kinci siyaset bizim. Bu yönetim şeklini kabul eden akıl tutulması bizim. Bu utanç devletin , bu utanç bizim. Bu acı hepimizin. Acımızı hep birlikte kucaklama sorumluluğu da bizim. Sorumluluklarımızın başında tıbbi bakım, barınma, beslenme, giyinme v.b ihtiyaçlar hepimizin. Varoluşsal kaygılar hepimizin.

Yaşamın sürdürülebilmesi ve iyileştirilmesi için elzem olan beslenme ihtiyacının ortadan kaldırılması deprem kaynaklı oluşabilecek can kayıplarının daha da azalmasına, ruhsal açıdan kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olacaktır.

Deprem sonrası insanların temiz suya ulaşımlarının sağlanması gıdaya ulaşım kadar hayati önem taşımaktadır. Gıda ve suyun temiz ve güvenilir bir biçimde sağlanması gerekmektedir, çünkü temiz olmayan gıda ve su, salgın hastalıkların oluşumunu hızlandırarak insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

Afet dönemlerinde beslenme hizmeti iki ayrı zaman diliminde uygulanmaktadır. İlk 72 saatlik dilimi ele alan döneme kısa dönem beslenme hizmeti adı verilirken 72 saatten sonraki döneme ise uzun dönem beslenme hizmeti adı verilmektedir.

Kısa Dönem Beslenme Hizmetleri

Bu dönemde depremzedelerde psikolojik ve fiziksel etki hala devam etmektedir. Bundan dolayı ilk aşamada insanların sıcak bir çorba, çay vb. gıdalara ulaşımlarının sağlanması onları psikolojik açıdan rahatlatacaktır. Ek olarak bu aşamada temin edilmesi kolay, bozulmaya karşı dayanıklı ve kalori içeriği yüksek besinlerin dağıtımı sağlanmalıdır. Bu gıdaları; ekmek ve diğer tahıl grubu gıdalar, çorbalar, peynir, yoğurt, zeytin, bisküvi, meyve suyu, konserve yiyecekler, çay vb. şeklinde sıralayabiliriz. Bu tür gıdaların hem pratik oluşu hem de kolay temin edilebilmeleri sebebiyle beslenme hizmetinin daha kolay ve hızlı gerçekleşmesi sağlanacaktır.

Uzun Dönem Beslenme Hizmetleri

Bu dönemde toplu beslenmenin yapılmasına ve bunun yanında besin güvenliğine dikkat edilerek yiyecekleri pişirme, hazırlama, depolama, servis etme araçlarının hijyen ve sanitasyonuna dikkat edilmelidir. Deprem gibi olağanüstü durumlarda kişi başı enerji gereksinimi ortalama 2100kkal olmalıdır. Bu aşamada, kısa dönemde beslenme hizmetinde verilen gıdalara ek olarak kuru baklagiller, yumurta, fındık, ceviz ve besin değerinin yüksek olması için tahin helvası gibi gıdalar da verilmektedir.

FAO/WHO raporlarına göre, afetzedelere dağıtılmak üzere hazırlanan erzakların içerdiği enerjinin en az yüzde 10-12’si proteinler, en az yüzde 18’i ise yağlar tarafından karşılanmalıdır. Küçük çocukların beslenmelerinde yağ oranı yüzde 30-40 oranında, gebe ve emzikli afetzedelerin beslenmesinde ise en az yüzde 20 oranında olması gerekmektedir

Risk Gruplarında Beslenme

Afet durumundan etkilenen kişilerin birbirlerinden farklı özelliklere sahip olduğu unutulmamalıdır. Depremzedelerin beslenme programları hazırlanırken bu farklılıklar dikkate alınmalı ve planlamalar ona göre yapılmalıdır.Risk grupları olarak adlandırdığımız bu kişiler; çocuklar, gebe ve emzikli kadınlar, yaşlılar, engelliler ve kronik rahatsızlığı olan bireylerdir.

  1. Bebek ve Çocuk Beslenmesi

Çocuklar depremin yarattığı yıkıcı etkileri kavrayabilecek yaşta olmadıkları için afet durumlarından en çok etkilenen gruplar arasında yer almaktadırlar. Depremin ardından çocuklarda görülen başlıca ölüm sebebi ise malnütrisyondur. Deprem durumunda bile bebek ve çocukların büyüme ve gelişmeleri için gerekli olan besinlerin alınması oldukça önemlidir. Bebekler için en önemli besin kaynağı anne sütüdür.

Deprem durumunda da ilk olarak anne sütü tercih edilmelidir. Anne sütü içerdiği immünoglobulin A, laktoferrin, lenfositler, makrofajlar, nötrofiller gibi antiviral ve antibakteriyel maddelerle bebeğe koruma sağlar ve bebeğin ihtiyaç duyduğu bütün besin maddelerini içermektedir.

Psikolojik veya fizyolojik nedenler sonucunda annenin süt veriminde azalma/kesilme ya da annenin vefat etmesi gibi durumlarda 0-6 aylık bebeklerin beslenmesine süt, yoğurt, muhallebi, bisküvi, tahıl unu veya sebzeyle yapılmış çorbalar, taze meyve suyu ve meyve püreleri ile devam edilebilirken 6-12 aylık bebeklerin beslenmesine ise 0-6 aylık dönemde verilen besinlere ilave olarak kurubaklagil yemekleri/çorbaları ve yumurta ile devam edilmelidir.

Yeterli protein ve enerji alımını sağlayamayan, ideal kilosunun yüzde 70’ini kaybetmiş, kızamık, tüberküloz, ishal gibi rahatsızlıklara sahip çocuklar için özel tıbbi bakım sağlanmalı ve rahatsızlıklarını giderici beslenme programları oluşturularak düzenli takiplerine devam edilmelidir.

  1. Gebe ve Emzikli Kadınların Beslenmesi

Emzirme döneminde anne tarafından salgılanan süt annenin beslenmesi sonucunda oluşur. Bundan dolayı emzirme döneminde gereken enerji ve besin ögeleri gebelik dönemine göre daha fazladır. Emziren bir annenin normal yetişkin bir kadına göre ortalama 500 kkal daha fazla enerjiye ihtiyacı varken gebe bir kadının ise ortalama 285 kkal daha fazla enerjiye ihtiyacı vardır.

Deprem sonrasında günlük beslenme programına ek olarak 2 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmesi önerilmektedir. Mümkün olabiliyorsa temiz su ile bolca yıkanmış taze sebze ve meyvelere beslenme programında yer verilmesine dikkat edilmelidir.

  1. Yaşlıların Beslenmesi

Yaşlılığa bağlı olarak bazal metabolizma hızının düşük olması, günlük alınması gereken enerji ihtiyacını düşmüş olsa bile mikro besin ihtiyacının azalmadığı ele alınarak beslenme programı planlanmalıdır. Her gün mümkün olduğunca süt-yoğurt grubu tüketilmeli ve temiz su ile bolca yıkanmış taze sebze ve meyve tüketilmelidir.

Kronik rahatsızlığı olan yaşlıların; stres, yetersiz ve yanlış beslenme, ilaçlarını kullanamama gibi deprem sonrası oluşan olumsuzluklar sebebiyle kronik rahatsızlıklarında kötüleşmeler oluşmaktadır. Yaşlı bireylerin sahip olduğu kronik rahatsızlıkları da göz önüne alınarak yeterli ve dengeli beslenme programlarının oluşturulması yaşlıların sağlıkları için önem arz etmektedir.

  1. Engelli Bireylerde Beslenme

Engelli bireyler deprem durumunda, bakımlarını sağlayan kişilerden ya da ailelerinden ayrı kalabilme problemiyle karşılaşmaktadır. Bundan dolayı beslenme planlamaları yapılırken bu riskler göz önünde bulundurularak beslenmelerini kolaylaştıracak yöntemler geliştirilmelidir.

Çiğneme ve yutma probleminin olması veya duruş pozisyonunda bozukluk bulunması engelli bireylerin yetersiz beslenmelerine yol açmaktadır. Ek olarak bu kişilerin yeteri kadar açık hava ortamında bulunamamalarından dolayı D vitamini eksiklikleri yanı sıra magnezyum, çinko ve demir eksiklikleri de görülebilmektedir. Bu nedenle bu vitamin ve minerallerden zengin beslenme planlanmalıdır.

  1. Kronik Rahatsızlığı Olan Bireylerde Beslenme

Deprem durumunda planlanan beslenme programlarında kronik rahatsızlığı bulunan kişiler belirlenmeli ve rahatsızlıklarına yönelik beslenme planı oluşturulmalıdır. Diyabeti olan bireylerin önerilen yiyecekleri belirli saatlerde ve önerilen miktarlarda tüketmeleri kan şekerinin ani düşme veya yükselmesini önlemektedir.

Bireylerin beyaz ekmek yerine kepekli ekmeği, pirinç yerine bulguru ve meyvenin suyunu tüketmek yerine meyvenin kendisini yemeleri teşvik edilmelidir. Bir diğer kronik rahatsızlık olan hipertansiyonda ise bireylerin potasyum, magnezyum ve C vitamininden zengin besinlerle beslenmesi sağlanmalıdır.

Potasyumdan zengin besinler mandalina, şeftali, portakal, muz, patates ve kayısı; magnezyumda zengin besinler ise ceviz, fındık ve baklagillerdir. Ek olarak hipertansiyona sahip bireylere tuzsuz yemek hazırlanmalı ve konserve, turşu gibi gıdalardan da uzak durmaları sağlanmalıdır.

Uzm. Dyt. Esra Şahin